Türkiye’de de gençler, ki bu neredeyse ülke nüfusunun çeyreğini kapsıyor, tıpkı dünya genelindeki akranları gibi çeşitli sorunlarla karşılaşmakta. Özellikle pandemi ile beraber artan temsiliyet sorunu, işsizlik, fırsat eşitsizliği ve güvencesizlik/güvenlik sorunu, Türkiye’deki gençleri ve özelde gençlik hareketini hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratan bir durum haline gelmiştir. Ayrıca, karar alıcıların büyük bir çoğunluğunun ‘yaşlı’ olduğu bir sistemde, özne olarak temsil edilemedikleri gibi seslerini duyurabilecekleri veya yaşadıkları problemleri aktarabilecekleri bir platformdan/mekanizmadan da yoksunlar. Türkiye Genç Barış İnşacıları İnisiyatifi olarak bu konuya dikkat çekmek için Arayüz Kampanyası Direktörü Nevzat Taşçı ile gençlerin yaşadığı temsiliyet ve güvencesizlik sorunları üzerine iki bölümlü bir röportaj serisi gerçekleştirdik.
Nevzat Taşçı kimdir? Neler yapıyor, bir genç olarak kendini nasıl konumlandırıyor?
Ben Nevzat Taşçı, Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi 3. Sınıf lisans öğrencisiyim. Aynı zamanda toplum gönüllülüğü yapıyorum; Arayüz Kampanyası adında bir inisiyatif de temsil eksikliğiyle mücadelede genç temsilinin daha fazla artırılması için çalışıyorum. Onun yanı sıra Gri Bölge diye bir inisiyatifte de maruz kaldığımız yoğun kutuplaşmadan sıkılan gençlerle birlikte, yeni bir kamusal alan yaratmaya ve daha az kutuplu bir ülke için birlikte konuşmaya, çalışmaya çalışıyoruz. Türkiye’de gelecek kurma hayali gittikçe azalan gençler içerisinde ben hala Türkiye’de bir geleceği olduğunu düşünen birisiyim, o açıdan belki farklı konumlandırabilirim kendimi. Onun dışında tabiki de kendi endişelerim, yerine getirmeye çalıştığım hedeflerim var.
Arayüz Kampanyası belki de sana bu yolda bir motivasyon ve umut oluyor. Biraz ara yüz kampanyasından bahseder misin? Nasıl kuruldu, bu fikir nereden geldi aklınıza?
Arayüz Kampanyasını değerli kılan benim gibi bir grup genç tarafından başlatılması. Çünkü herhangi bir derneğin ya da oluşumun başlattığı bir kampanya değil, tamamen gençlerin başlattığı bir kampanya. Kendi hayatımızda birçok sıkıntı, sorun yaşıyoruz ve bu sorunların kimisi Türkiye’de genç olmakla alakalı. Türkiye de bir vatandaş olmakla alakalı olan sorunlar da var ama o sorunlarla ilgili genel bir sorun ise bir şekilde birileri çıkıyor, sesini duyurabiliyorsun. Milletvekilleri oluyor, siyasiler oluyor, karar alıcılar oluyor, yetkililer oluyor. Ama Türkiye’de gençlik özelindeki sorunların bu şekilde çözülmediğini fark ettik. Çünkü genç olarak senin sesini çıkarabilecek, yaşadığın sıkıntıları, hikayeni anlatabilecek birilerini bulmakta zorlanıyorsun. Ve bunu gidermek gerektiğini düşündük. Güvencesizlik, barınma, gelecek hayali kuramamak bu sorunlardan birkaçı. Türkiye’de son dönemlerde evet görece eskiye göre daha çok gündeme geliyor, konuşuluyor. Fakat biz 2020 yılı 19 Mayıs’ında başlatmıştık kampanyayı, ondan öncesine doğru baktığımızda öyle gençlere kulak verelim ya da gençleri dinleyelim gibi bir atmosfer yoktu, biz bundan şikayetçi idik. Temeldeki birçok sıkıntımızın çözümünde olmasa bile çözümünün bu kadar geriye kalmasında temsil eksikliğinin net bir şekilde etkisi olduğunu hissettik ve bunu nasıl ortadan kaldırabiliriz, bu sıkıntıyı nasıl çözebiliriz diye konuşurken; temsil eksikliği odaklı yani daha fazla görünür olmaya odaklanan bir kampanya başlatmaya karar verdik. Elbette birçok sıkıntı var ve bu birçok sıkıntının farklı çözümleri var ama bu çözümlerin ortaklaştığı ve gençlerin daha çok temsil edildiği bir Türkiye’de bu sorunlar hayatımıza bu kadar etki etmeyebilir, onların zararlarını daha az görebilir, belki de sıkıntıları daha hızlı toparlayabiliriz; en azından çözümü konuşuyor olabiliriz.
Türkiye’de gençlere olan bakış açısı barındırdığı oy potansiyeli nedeniyle dönemsel olarak tabii ki artıyor. Bu rüzgarla birlikte Arayüz Kampanyasının hedeflediği kazanımlar da anlamlı işler yaptığımızı düşünüyorum. Sadece Ulusal Meclis’teki temsile odaklanmıyoruz. Gencin var olduğu her yerde yönetim kısmında söz alabilmesini, karar verici konumlara en azından fikirlerinin geçebiliyor olmasını hedefliyoruz. Bunu üniversite, aile içi, mahallesi, şehri ya da ülkesi olarak çok daha geniş düşünebiliriz. Biz bu farklı noktalarda genci bir özne olarak siyasetin kabul etmesi açısından çalışan bir kampanya tasarladık diyebilirim.
Bir noktada gençlerin birbirine de duyabilmesini sağlayabileceğiniz bir platform olarak da düşündünüz sanırım. Peki gençlik nasıl bir şey ki insanların kendi kimliklerinden, aidiyetlerinden vs soyutlanıp birbirini duyabileceği bir uzlaşı ortamı yaratıyor, yani neden gençlik çatısı?
Oradaki kilit nokta şu; biz yekpare bir gençlikten bahsedemeyiz Türkiye’de, çok çeşitli gençler var. Ve bu çeşitliliğin bu kadar görünür olmaması, insanların sanki gençler tek tipmiş gibi görmesinin nedeni gençlerin sorunlar etrafında ortaklaşabiliyor olması. Aynı sorunları farklı hayatlardaki gençler yaşadığı için kendi hayatlarının ötesine sorunu çözmeyi konumlandığında bir sorun etrafında siz çok renkli bir gençlik görebiliyorsunuz. Bu bizim bir araya gelmemizdeki temel motivasyona dair önemli bir nokta; sorunları önceleyebiliyor olmamız, sorunları birlikte çözmek için başkalarıyla iletişime geçebiliyor olmamız. Çünkü Türkiye’de benim mahallem, senin mahallen, onun mahallesi diye o kadar insanlar parçalanmış ve bölünmüş durumdaki; sorunlar hepsini ilgilendirse dahi sorunların çözümünde bir araya gelmekte o mahalleli olma kültürü onları engelliyor. Başkalarıyla birlikte işbirliği yapabilmek, o sorun etrafında çözüm önerisi üretebilmek, aynı masanın etrafına oturabilmek bile bazen bazı insanlar için zor olabiliyor. Gençlikte ise bence birincisi geçmişe göre daha az bagajımız var; farklı mahallelerden gençler olsak bile ne ben onun hayatına kötü anlamda etki edecek bir şeyin faili değilim ne de o benim hayatımda kötü olan bir şeyin sorumlusu. Bunun bilincinde olduğumuz için ortada ikimizi de ilgilendiren bir sorun etrafında yan yana gelmekten çekinmiyoruz. O sınırları aşmaktan, konuşmaktan, etkileşime geçmekten çekinmiyoruz. Arayüz kampanyasında da öyle; politikaya gençleri özne olarak dahil edebileceğimiz bir çalışma yürütüyoruz. Burada en çok karşılaştığımız ya da itiraz gelen nokta sizin politik düşünceniz ne ya da sizin konumlandırmanız ne oluyor oluyor. Bunu anlatmakta bazen zorlanıyoruz ama şunu söylüyoruz; Arayüz içerisinde bile bir sürü farklı politik düşüncede olan, duruşta olan insan var. O gençlerin bir arada olmasının esprisi ise hiçbirinin söz alma noktasında istediği durumda olmaması, bu sorunu önceleyen gençler olarak bir araya geldik.
Sorunları önceleyebiliyor olmak, geçmişinin bagajını taşımıyor olma ve sorumlunun kendisi olmadığını biliyor olma hali gençlerin daha fazla uzlaşmaya, konuşmaya ve bir arada çalışmaya olan motivasyonunu arttıran bir unsur diye düşünüyorum.
Politik konumlandırma meselesine Gri Bölge aslında çok net bir cevap niteliği taşıyor. Bununla ilgili olarak neler söylemek istersin?
Gri Bölge’de derdimiz yok olan kamusal alanları yeniden inşa etmek. Çünkü biz birbirimizi görmedikçe, farklılıklarımızı kabullenemeyiz ve o farklılıklarla bir arada yaşamayı halledemeyiz. Bunu pratik edebilmemiz için başka kimlikten insanların bir arada konuşuyor, görüşüyor, en azından bir şeyleri paylaşabiliyor olması gerekiyor. Zaten bu toplum olmanın temel yapı taşlarından birisi de bir toplumu bir arada tutan şey bence dili, dini, milliyeti değil, o insanların bir arada yaşayıp yaşamaması. Bu toplumsal kutuplaşmanın artmasında medyanın tek tipleşmesini ve büyük bir sorun olarak kamusal alanların yitirilmesini görüyoruz. Biz Gri Bölge’de kendimizi siyasi olarak bir yere konumlandırmıyor ya da bir yere angaje etmek ihtiyacı hissetmiyoruz. Gri Bölge sadece bir platform; platformda farklı fikirlerin, farklı bakış açılarının tartışılıyor olması onların o platformun fikri olduğu anlamına gelmez. Biz orada farklılıkların bir arada konuşulabiliyor olmasını, buna imkân tanınabiliyor olmasını sağlamak için mücadele ediyoruz. Ve gerçekten sadece bunu söylerken bile mahallelerin koruyucularının bizi bazen linçlediğini, ters tepkiler verdiğini, hayır bu şekilde konuşmanız gerekiyor dediğini görürüyoruz. Gençlerde ise bu kırılıyor ve hayır benim bunu düşünmeme gerek yok diyebiliyoruz; o yüzden de biraz daha anlamlı hale geliyor diye düşünüyorum.
Peki bir noktada amacınız politik siyasette gençlerin de özne olması, bu amaç belli düzlemde gerçekleştiğinde ve gençler siyasetin bir öznesi olduğu keizde kutuplaşmanın çözümünde nasıl konumlanacaklar sizce?
Arayüzde biz gençlerin politik özne haline gelmesini, siyasete katılmasını konuşurken her grubun gencinin o grubun içerisinde de daha fazla söz sahibi olabilmesi için çalışıyoruz. Yani parti ayırt etmeksizin, siyasi görüş ayırt etmeksizin her partinin, her görüşün kendi içerisinde gençlere daha fazla alan vermesi gerekli düşünüyoruz. Burada o kutuplaşmayı gençler nasıl kıracak sorusuna söyleyebileceğim şey şu; gençler zaten geçmişe göre, büyüklerine göre daha hareketli, daha eylemsel, daha fazla tanışıyor, daha fazla görüyor. Her şeyin ötesinde daha fazla iletişime geçebileceği sosyal medya gibi kanallara sahip; sosyal medya her ne kadar yankı odaları gibi handikaplara sahip olsa bu açıdan önemli. Çünkü en nihayetinde başka bir grubun fikrini duymak istediğinizde hala onu duyabilecek, dinleyebilecek seviyedesiniz. Gençler hem bu imkanlara sahip olması açısından hem de başkasıyla temasa geçmekten gocunmaması açısından bu iki unsur bir araya geldiğinde, politik bir zemine karar alıcı halinde olduğunda bunu oraya yansıtma ihtimali daha yüksek. Türkiye’de kutuplaşma şu an devredilmeye çalışılıyor. Gençler arasında kutuplaşmayı doğuracak ya da kutuplaşmaya neden olacak bir faktör, unsur yok elimizde; öyle bir çatışma zemininde değiliz. Başkalarının bize miras olarak bırakmaya kalktığı kutuplaşmayı da başka insanları da görüp tanıdığımız için, farklılıkları hissettiğimiz için, aktarırken ya da benimserken sorgulama imkanına sahibiz. İlla A mahallesinde doğdum diye B mahallesindekini düşman olarak göreceğim diye bir şey yok; oradan tanıdığım insanlar üstünden de bunu kurgulayıp düşünebilirim. Ve bu kırılmalar o birbirini görme hikayesinden oldukça yoğun bir şekilde besleniyor. Gençler kesinlikle kutuplaşmayı bitirecek diye iddialı bir çıkış yapamıyorum ama gençlerin kutuplaşmayı bitirmek için ya da en azından etkilerini azaltmak için çok iyi bir fırsatı, çok iyi bir imkânı var. Önemli olan nokta da bu imkânı kullanabilmek.