Bu yazıda Türkiye’de olan temsil sorunundan, genç temsil eksikliğinin kendine özgü yansımalarından ve bu eksikliğin giderilmesinde neden bir baskı mekanizmasına ihtiyaç duyulduğundan bahsedeceğim. Bununla birlikte, bu konularla ilgili Arayüz Kampanyası olarak nasıl bir mekanizmayla mücadele alanı oluşturmaya çalıştığımızı anlatacağım.
Hepimizin sorunu: Temsil
Temsil eksikliği, Türkiye’de sadece gençlerin yaşadığı bir sorun değil. Temsil sorunu Türkiye’de siyaset kurumu içerisinde yer alan insanların tek tipleşmesinden dolayı birçok kesimin yaşadığı bir sorun. Siyasette tek tip siyasetçilerin olması ise temsil sorunun nedeni değil sonucudur diyebiliriz. Türkiye’de siyaset yapabilmenin koşullarını düşündüğümüzde bu koşulları sağlayabilmek için gereken setlere sahip kitlenin siyasette daha çok yer aldığını görüyoruz. Günümüzde birçok siyaset bilimcinin de ifade ettiği üzere Türkiye’de siyaset yapabilmenin koşulları olan “ekonomik sermaye” ve “ilişkiler sermayesi” siyaset alanında varlık göstermenin önünü birçok kesim için önemli ölçüde tıkamakta. Ülkemizde etkin siyasete giriş yollarının oldukça kısıtlı olmasının yanında, baskının kısmen daha az olduğu alternatif siyaset alanlarının da gelişemediğini, temsile kapalı olduklarını görürüz. Her ne kadar son dönemlerde yerel meclisler daha çok gündeme gelse de buralarda yer almak halen belli sermayelerin varlığını veya desteğini gerektirmekte. Bu sermayelere ya da desteklerine sahip olamayanlarsa bir şekilde bu meclislerde yer edinmeyi başarmış olsalar dahi temsil adına toplumun farklı kesimleri için büyük bir alan açamayacaklarını biliyoruz.
Vitrin Temsili ve Sorunları
Temsil sorununu derinleştiren hususlardan ilki; var olan siyasetçilerin temsil edilmeyen gruplar üzerinden vitrin temsili oluşturma çabası. Vitrin temsilinden kastım siyasette temsili az olan ya da olmayan toplumsal gruplardan (kadınlar, gençler, azın grupları, eşcinseller, vd.) temsilcileri siyasi meclis ve kurumlarda (Meclis, MKYK, Parti Meclisi, vb.) gösterme uğraşıdır. Bunun yapılıyor olması pratikte temsilci sayısını artırsa dahi bu temsilcilerin reel güçlerinin ve sorumluluklarının eksikliğinin, grupların temsil sorununu çözmek yerine daha da derinleştirdiğini düşünüyorum.
Öncelikle, bu insanlar toplumda, farklı grupların da temsil edildiğine dair bir yanılgıya sebep oluyor. “Gençler de mecliste.” diyerek durmadan genç vekillerin kamera karşısına sürülmesi ya da “iki üç tane de hanım arkadaş gelsin” denilerek kadın temsilcilerin fotoğrafları çeşitlendirmek için kullanılması gibi olaylar, farklı kesimlerin temsil edildiğine dair görsel kanıtlar sunma çabasını gösteriyor. Her grubun siyasette temsil edildiğini seçmen kitlelerine göstermek istiyorlar. Dekor olarak kullanılan bu temsilciler resimlerde, protokollerde boy gösterse dahi karar masalarında etkin olamıyor. Karar alma zamanlarında onların orada olmasını sağlayan insanların sözlerine ya da düşüncelerine karşı kendi fikirlerini savunabilme kabiliyetlerinin çok yüksek olmadığı hissini bastırabilecek örnekler de ne yazık ki yok. Temsil ediliyor algısı ise tam olarak burada devreye giriyor. Görünen her yerde olan bu temsilcileri insanlar karar alma aşamalarında da var sandıkları anda “Orada bir genç de olmalı” savına inançları ve destekleri azalıyor zira orada bir gencin olmasının gençlerin isteklerini ve beklentilerini temsil etme konusunda yeterli olmayacağını, temsilci olduğu düşünülen gençler üzerinden kurguluyorlar.
İkinci sorun ise bu vitrin temsilcilerinin seçilme süreci. Onların seçimi ve tespiti sırasında kapsayıcı ve şeffaf bir süreç takip etmek yerine daha çok aday isimlerin “tanıdık” ve “bilindik” olmaları seçilmelerinde etkili oluyor. Bu da onların diğer gençlerle olan ilişkisi, onları temsil edebilmesi ve ilişkilendirilebilmesi açısından sorun teşkil eden bir durum. Ayrıcalıklı veya varlıklı kimlik ve toplumsal gruplardan olmayan gençlerin sorunlarını biliyor ya da onları temsil ediyor olup olmamasına bakılmadan popülerliği ya da belli bir siyasi görüşe yakınlığından dolayı seçiliyor olması gençlerin siyasetteki temsili için önemli bir sorun. Siyasi ilişkiler üzerinden bulunan temsilci gencin, yaş olarak genç olmasına karşın siyasette yürüteceği faaliyetler ve katılacağı karar alma süreçlerinde, mevcut siyasetçilerden farklı hareket edeceğini, gençlerin değişim ve temsil isteğini karşılayacağını beklemenin zor olduğunu düşünüyorum.
Vitrin temsilciliğin sebep olduğu üçüncü sorun ise burada bulunan temsilcilerin siyaset sahnesinde “anlama yanılsaması” oluşturma ihtimalleri. Temsilciler, vekilliğini yaptıkları toplumsal gruplar adına dönüştürücü rol üstlenmeli. Örneğin, genç temsilciler, karar alıcılara ülkedeki her gruptan gencin hislerini, düşüncelerini ve duruşlarını aktarabilecek bir kapasitede olmalı. Bu tür bir temsil sayesinde siyasetteki karar alıcıların tutumları ve tavırları genç temsilciler tarafından aktarılanlarla şekillenebilir. Vitrin temsilciler olarak isimlendirdiğim vekillerin bu tarz kaygılar taşıdığını söylemek güç. Bu olmadığında da karar alma süreçlerinde gençlerin ya da ilişkilendirildikleri grupların fikirlerini yansıtamamakta, çıkan kararların bu grupların faydasına olmadığı görülmekte. Nihai kararların ardından, verilen tepkiler üzerine değişimler yapılması gibi ülkemize özgü durumlar açığa çıkmakta ve tüm bunlar neticesinde toplumun siyaset kurumuna olan güveni de inancı da derinden sarsılmakta.
Temsil Krizi ve Gençlik
Son dönemde, temsil krizinin gençler üzerindeki etkisinin daha ağır olduğu net bir şekilde anlaşıldı. Türkiye’de gençler, kendi seslerinin karar alma sürecine dahil edilmemesinden dolayı alınan kararların sonuçlarını ve sıkıntılarını yaşamaya mahkum edildi. Kötü yönetimin ve keyfi kararların sonuçlarını günlük hayatlarının üstünde en ağır şekilde hissetmenin de ötesinde, yaşanan bu durumun düzelmesi adına da şimdi ve gelecekte oldukça büyük bir yükün altında bırakıldıklarını biliyorlar. Gençler olarak durmadan seçim propogandalarında ön planda tutulmalarına rağmen anlaşılmadıklarını belli eden iletişim yöntemleri ve vaatlerle karşılaşıyorlar. Genç kuşağın seçmen oyundan ibaret olduğunu düşünen ve bunu gizleme ihtiyacı duymayan siyasilerle muhataplar. Sadece iktidarda değil muhalefetin içerisinde de gençlerin özne olma konusunda sorun yaşadıklarını hissetmelerine sebep olacak olaylar yaşanıyor. Onlara aileleri üzerinden ulaşmaya hatta hizaya çekmeye çalışanların olduğu bir ortamda, birey olarak görülmedikleri ve saygı duyulmadıklarını düşünüyorlar. Tüm bunlar da onların kendi ülkelerinde geleceğe dair yapabilecek bir şeyleri olmadığı umutsuzluğuna sürüklenmelerine sebep oluyor. Ekonominin cumhuriyet tarihinin en kötü noktasında olması ve bu konuda bir şeyler yapması beklenen karar alıcıların “hayatta kalma”larının şükretmeleri gereken yaşama koşulunu oluşturduğuna dair argümanlar sunmaları, umutsuzluğa ve öfkeye sebep olan en büyük darbelerden biri. Yazının başında saydıklarımın tamamı bu durumu daha da perçinledi. Üstelik gençlerin siyasi olarak oldukça ön planda oldukları bir dönemdeyiz. Ama buna rağmen siyasi partiler hâlâ onları dinlemeyi büyük bir lütuf olarak sunuyor. Asıl noktanın ve gençlerin temel isteklerinden birinin, onlara bu ülkenin bir vatandaşı olarak hak etmiş oldukları temsil alanlarını bırakmak olduğunu daha yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor. Bunu yapmak için bugünlerde oldukça önemli olan oy potansiyelimizi kullanabilir ve temsil alanımızı oluşturabiliriz.
Baskı Mekanizması
Gençlerin var olan siyaset düzeni içerisinde siyasette aktif olarak var olabilmesi için gerekli olan imkanlardan mahrum olduğunu söylemeye gerek dahi yok. Bırakın bir ekonomik sermayeye sahip olabilmeyi, gençlerin önemli bir kesiminin iş sahibi olabilme, diğer önemli bir kesiminin ise sahip oldukları işi koruyabilme kaygısı var. Bu kaygılarla boğuşurken, ana akım siyasetin içerisinde varlık göstermek ya da buna yönelmek oldukça zor. Zaten siyasete girmeye çalışsalar bile, ana akım siyasete hâkim olan kurum ve kişilerin, gençlere orada alan “lütfetmeleri” gerekiyor ki siyasette var olabilsinler. Ana akım siyasete giremiyor ve ülkedeki ekonomik ve siyasi problemlerin hayatlarımızda sebep olduğu sorunların altında ezildiğimizi hissediyoruz. Değişimin herkes için mecburi bir çıkış olduğunu düşünüyor ve bu değişimin öznelerinden biri olmak istiyoruz. İşte burada yeni yollar ve metotlar geliştirilmeye başlıyor. Belki de bu yöntemler, çok sağlam ve detaylı bir şekilde kurgulanmalarına gerek dahi kalmadan zorlukların birer yansıması olarak çıkıyor. Birçok gençlik oluşumu ve inisiyatifi üzerinden gençler örgütlenme pratiği, hak savunuculuğu pratiği ve talep etme pratiği yapıyorlar. Bunların ayrı ayrı, içsel olarak çok değerli olduğunu düşünüyorum ancak bir noktadan itibaren baskı kurabilmek için bir araya gelmemiz gerektiğini de düşünüyorum. Bir araya gelmemizin esas noktasının her konuda uzlaşı olmasına da gerek yok. Sadece belli noktalarda temek hak ve hürriyetlerimizi kazanmak için de bir araya gelebiliyor olmamız baskı oluşturabilmemiz için yeterli. Temel isteklerin ortaklığı üzerinden bir birliktelik inşası mümkün ve mümkün olmasının ötesinde gerekli. Oy potansiyeli açısından gençliğin değeri siyaset tarafından “keşfedildi” ancak esas soru bu oy potansiyelini sadece düzenin bugünden biraz daha iyi olması adına mı kullanmalıyız? Yoksa siyasette daha çok alanda var olduğumuz ve siyaseti elinde tekelleştirmiş olan grupların hakimiyetini kıracak düzenlemelerin olmasını mı sağlamalıyız? Bence olması gereken, değişimin gerçekleştiği anda temsil mekanizması adına gerekli düzenlemeler için mücadele etmek. Bu sadece gençler için değil, temsilde sorun yaşayan toplumdaki tüm gruplar adına oldukça değerli bir kazanım olacaktır. Bugünlerde deneyimlediğimiz çeşitli pratikleri baskı yaratmak ve sistemi değişime zorlamak adına da kullanabilmek için çalışmamız gerek.
Arayüz Kampanyası ve Mekanizması
Arayüz Kampanyası olarak yukarıda bahsettiğim sorunlara ilişkin daha çok gencin örgütlenmesi adına çalışıyoruz. Seçimler yaklaşırken, siyasi partilere daha fazla gence alan tanımaları ve gençlerin ekonomik sermaye, ilişkiler sermayesi gibi sermaye yüklerinden kurtularak meclise girebilmeleri için gereken imkanları oluşturmaları için baskı yapıyoruz. Öncelikle, genç temsil eksikliğinin bir sorun olduğunun siyasi partiler ve kurumlar tarafından kabul edilmesi için çalıştık. Yaptığımız sorun toplama faaliyetleri ile bir sene boyunca gençlerin maruz kaldığı sorunlardan oluşan raporlar ve bilgi notları çıkararak bunları partilere ilettik. Halihazırda, bazı partiler bu sorunların farkındaydı, bazıları ise gerçekten bu sorunlardan bihaberdi. Bu habersizliğin ve yaşanan sorunların temelinin genç temsil eksikliği nedeniyle yeteri kadar gündeme gelmediğini anlattık. Eğer yeteri kadar ve nitelikli bir şekilde genç temsil sağlanırsa, genç nüfusun problemlerinin çok daha erken aşamalarda tespit edilebileceğini anlatarak problemlerin erken çözümünün sağlayacağı faydalardan bahsettik. Topladığımız veriler üzerine daha geniş katılımlı anketler yaparak tespit ettiğimiz sorunların yaygınlığını ve hangi gençler arasında daha sık yaşandığını tespit etmeye çalıştık. Gençlerin ana akım siyaset tarafından kimi zaman tek tipleştirildiğini gördüğümüz için topladığımız sorunların daha çok hangi sosyo-ekonomik durumda olan gençlerin sorunları olduğunu ya da kendilerini tanımladıkları aidiyet üzerinden hangi genç grubunun sorunu olduğunu da detaylı olarak ilgililere iletme gayreti içinde olduk. Sadece siyasi partilere değil aynı zamanda karar alıcı pozisyonunda olan ve gençleri ilgilendiren konularda kararlar alan birçok karar alıcıya da muhatabı oldukları sorunları ilettik. Bunlar kimi zaman üniversite yönetimleri oldu kimi zaman ise yerel yönetimler.
Sorunları tespit etme, onları raporlandırma ve karar alıcılara ileterek bu sorunlar hakkında onları bilgilendirmenin yanı sıra tespit ettiğimiz sorunlara yönelik siyasi çözüm önerileri de üretmek için çalıştık. Özellikle gençleri ilgilendiren sorunlardan başlayarak çeşitli sorunlar üzerine kurduğumuz çözüm masaları ile politika üretme pratiğini de geliştirmeyi hedefledik. Bu pratiğe yönelmemizin nedenleri arasında Türkiye’de karar alıcıların ve politika yapıcıların süreçleri yönetmedeki başarısızlıklarına ve kabiliyetsizliklerine karşı gençlerin politika üretme sürecindeki kabiliyetlerini ve isteklerini gösterme isteğimiz vardı. Özellikle “siyasetle ilgilenmeyen, apolitik gençlik” algısı üzerinden argümantasyon yapanlara, bir gençlik oluşumu olarak bunun doğru olmadığını göstermek istedik. Türkiye’de ana akım siyaset ve onun getirdikleriyle politika üretme ve politikayla ilgilenme birbirine oldukça sık şekilde karıştırılıyor. Ülkede var olan siyasi düzleme olan ilgi ile politika üretmeye, karar alıcı olmaya ya da en azından karar masasında olmaya olan ilginin aynı düzeyde olmadığını düşünüyorum. İkinci kısma olan ilginin fazla olması ilkine olanın az olması da siyasetin yenilenmesi gerekliliğini ortaya koyması adına değerli bir nokta.
Çağrımız
Tüm bu süreçleri işleterek daha fazla gence alan açılması adına çalışırken, faaliyet sahamızı genişleterek oluşturduğumuz mekanizmanın daha fazla parti, siyasetçi ve karar alıcı üzerinde baskı kurabilmesini istiyoruz. Bu kampanyaya başlarken yaptığımız gibi şimdi de bir çağrı da bulunuyor ve diyoruz ki, “Gelin hep birlikte kazanımlarımız için mücadele edelim ve karar masalarında daha çok yer alarak yarınlarımız adına sözümüzü söylebileceğimiz bir sistem için ortak talep oluşturalım.” Bu talebimizi ne kadar çok yaygınlaştırır ve ne kadar çok sayıda kişi, kurum ya da inisiyatif olarak bir arada ortak taleplerle durursak başarma imkanımızın o kadar çok artacağına inanıyoruz. Eğer bu çağrıya karşılık vermek isterseniz bana ya da Arayüz Kampanyasının hesaplarına ulaşabilirsiniz.
Bana bu söz söyleme alanını açtıkları için de Türkiye Barış İnşacıları İnisiyatifine teşekkür ederim.
Gençlik için…
Arayüz Kampanyası Direktörü
Nevzat Taşçı