Giriş
9 Aralık 2015 tarihi dünya gençliği için bir dönüm noktasıdır. Bu tarihte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oybirliği ile 2250 sayılı kararı aldı. Yakın zamanda Türkiye Genç Barış İnşacıları İnisiyatifi tarafından da Türkçe’ye çevrilen karar, temelde 22 maddeden oluşmakta. Genç kadınların ve erkeklerin barış inşası ve şiddetin önlemesi süreçlerinde pozitif rol alabileceğinin altını çizen karar, aynı zamanda gençlerin dâhil olmadığı barışı koruma ve inşa etme çabalarının sürdürülebilirliğinin tehlikeye girebileceği konusunda da üye devletleri uyarmakta (Brleşmiş Milletler, 2015).
Tüm dünya devletleri gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiren bu karar, şu ana kadar birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yeterli ilgiyi göremedi. Fakat kararın Türkiye için önemine değinmeden önce kararla ilgili birkaç noktaya temas etmenin faydalı olacağını düşünüyorum.
BMGK 2250 ve Gençlik, Barış ve Güvenlik Gündemi Nedir?
Öncelikle karar, gençlere dair süregelen bir dikotomiyi resmi olarak yok sayarak gençlerin çatışma öncesi ve sonrası süreçlerde “faillik ve mağdurluk” dışında alternatif bir rolü olabileceğinin altını çiziyor. Bu dikatominin birinci ayağı gençleri fail olmakla suçlamaktaydı. Bu bakışaçısına göre gençler, çatışmaların ve sorunların başat aktörü olarak görülmekteydi. Dr. Cihan Dizdaroğlu’nun ‘genç fazlalığı’ olarak tercüme ettiği (Dizdaroğlu, 2021) ‘youth bulge’ kavramıyla desteklenen bu görüşe göre genç nüfus ile şiddet arasında doğru orantı olduğu savunulmaktaydı. Dikotominin ikinci ayağındaki görüş ise gençleri çatışmalardan ve şiddet ortamından etkilenen mağdur bir grup olarak tanımlamaktaydı. Bu bakışaçısına göre başta genç kadınlar olmak üzere gençler, çatışma ve şiddet yüzünden sosyal, ekonomik ve siyasal kayıplara uğrayan bir gruptu. Genç aktivistlerin yıllar süren çalışmalarıyla beraber bu iki bakışaçısına üçüncü bir görüş eklendi. Bu görüş, gençleri çatışmaların faili veya mağduru olmasının dışında, çatışma sırasında ve sonrasında barış inşa süreçlerinde ve inşa edilen barışın korunması noktasında pozitif rol alabilecek bir grup olarak betimlemekte. 2015’te alınan tarihi karar da bu görüşü destekleyen ve resmileştiren bir karar niteliğinde.
Bir diğer değinilmesi gereken nokta ise karar, sadece gençlerin pozitif rolünün altını çizmemekte; ayrıca gençlerin önündeki ekonomik, sosyal ve politik engellerin kaldırılması hususunda üye devletleri teşvik etmekte. Bugün 408 milyon genç silahlı çatışmalardan etkilenen bölgelerde yaşamını sürdürmeye çalışıyor (Altıok & Grizelj, 2019). Bu gençler, hayatlarını her gün kaybetme riski ile hayatlarını devam ettirmek zorunda. Ayrıca, eğitime ulaşım, iş bulma, karar alıcılara seslerini ulaştırma hususunda birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalmakta. Fakat burada unutulmaması gerekir ki gençlerin yaşadığı sıkıntılar sadece çatışma bölgeleriyle sınırlı değil. Bugün, çatışma bölgesinde yaşamayan gençler de birçok benzer problemle karşı karşıya kalıyor. Bunun yanı sıra, genç kadınlar bu genel problemlere ek olarak toplumsal cinsiyete bağlı birçok sorun ile karşılaşıyor ve bu gibi süreçlerde daha dezavantajlı bir konumda bırakılıyorlar. İşte bu karar, bütün bu problemleri göz önüne sermekle kalmıyor; aynı zamanda bu problemlerin ortadan kaldırılması ve gençlerin sosyo-ekonomik, kültürel ve politik hakları hususunda iyileştirilmelerin yapılması noktasında üye devletleri teşvik ediyor.
Son olarak, 2250 sayılı tarihi karar 5 temel dayanaktan oluşan bir yol haritası sunuyor. Bu dayanaklar sırasıyla şunlardır: Katılım (Participation), Koruma (Protection), Önleme (Prevention), Ortaklıklar (Partnerships) ve Ayrılma ve Yeniden Entegrasyon (Disengagement and Reintegration). Yol haritasının birinci dayanak noktası olan katılım, şiddetin ve çatışmanın önlenmesi ve barış inşasına yönelik kararları alan mekanizmalara gençlerin de dâhil edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, gençlerin ihtiyaçlarının dikkate alınması gerektiği belirtilirken yerelde barış temalı gençlik girişimlerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. İkinci dayanak noktası olan koruma ise silahlı çatışmalar sırasında ve sonrasında başta gençler olmak üzere tüm sivillerin insan hakları ihlalleri, savaş suçları ve cinsiyete dayalı şiddetten korunması gerektiğinin altını çiziyor. Bir diğer dayanak noktası olan önleme ise barış kültürü, hoşgörü ve gençleri içeren kültürlerarası ve dinlerarası bir diyalogun teşvik edildiği bir ortamın yaratılması, gençlerin şiddet, terörizm ve yabancı düşmanlığı gibi ayrımcılık türlerine katılımlarının engellenmesi için mekanizmalar oluşturulması ve bununla beraber şiddetin önlenmesi ve sosyal uyum faaliyetlerinde gençlerin yeterli düzeyde desteklenmesi gerektiği (Dizdaroğlu, 2021) hususuna dikkat çekiyor. Kararın dördüncü temel dayanak noktası olan ortaklıklar ise üye devletleri başta barış ve kalkınma olmak üzere çeşitli alanlarda iyileştirilmelerin desteklenmesi için ortaklıklar kurmaları ve BM organlarını desteklemeleri hususunda teşvik ediyor. Ayrıca, çatışma sırasında ve sonrasında barış görüşmelerine gençlerin aktif şekilde dâhil edilmesinin altı çizilmekte. Kararın beşinci ve son dayanak noktası olan ayrılma ve yeniden entegrasyon ise silahsızlanma ve yeniden entegrasyon süreçlerinde gençlik üzerindeki etkisine dikkat çekmekte ve bu etkilere bağlı olarak gençlerin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve ortaya çıkarılması noktasında teşvik etmekte. Bunun yanı sıra, karar gençliğin marjinalleştirilmesinin önlenmesi konusunda eğitimin ve istihdamın arttırılmasına ve desteklenmesine duyulan ihtiyaca dikkat çekiyor.
Gençleri, 18-29 yaş arasında bulunan bir grup olarak tanımlayan 2250 sayılı karar dünyanın dört bir yanında milyonlarca genç tarafından sevinçle karşılandı. 2018’de ve 2020’de alınan 2419 ve 2535 sayılı kararlarla (çeviriler gömülebilir) desteklenen BMGK 2250, her ne kadar günümüzde gençlerin taşıdığı potansiyeli ve barış inşasında oynayabileceği pozitif rolü tasdikleyen miladi bir uluslararası karar olsa da etkinliği ve üye devletler tarafından pratik edilmesi ve uygulanması hususunda zaman zaman eleştirilmekte. Şüphesiz ki bu kararın uygulanması konusunda eksik kalan üye ülkelerden birisi de Türkiye.
Türkiye’de Genç Olmak
Türkiye’de de gençler tıpkı dünya genelindeki akranları gibi çeşitli sorunlarla baş etmek zorunda. Özellikle, pandemi ile beraber artan temsiliyet sorunu, işsizlik, fırsat eşitsizliği ve güvencesizlik/güvenlik sorunu Türkiyeli gençleri hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratmış durumda. Ayrıca, karar alıcıların +40-50 yaş olduğu bir sistemde seslerini duyurabilecekleri veya yaşadıkları problemleri paylaşabilecekleri bir mekanizmadan da yoksunlar.
TÜİK 2019 nüfus verilerine göre Türkiye’de 15-24 yaş grubundaki genç nüfus toplam nüfusun %15,6’sını oluşturuyor (TÜİK, 2020) ve bu yaş aralığına göre genç nüfus oranın en yüksek olduğu Avrupa ülkesi (Milliyet, 2020). Bu istatistiğe 25-29 yaş grubunda bulunan yaklaşık %7.5’luk genç nüfus eklendiğinde Türkiye’deki hemen hemen her 5 vatandaştan birinin genç olduğu görülecektir. Fakat bu devasa demografik istatistiğe rağmen gençler, karar alma mekanizmalarının dışında tutulmakta, kendi geleceklerini yakından ilgilendiren kararlar dâhil olmak üzere herhangi bir karar alma sürecinde kendilerine yer bulamamakta. Örneğin, 2018 seçimlerinde meclise giren 18-29 yaş arası milletvekili sayısı sadece 8 ile sınırlı kalmıştır (YSK). 600 milletvekilli bir mecliste sadece 8 gencin kendine yer bulabilmesi gençlerin temsiliyet noktasında yaşadığı sorunlara gözler önüne sermekte. Ayrıca, parti liderlerine ve merkezlerine bağımlılığın yüksek olduğu politik bir düzlemde, bahsettiğim 8 genç milletvekilinin gençlerin sorunlarının ne kadarını meclise taşıyabildiği ve gençleri doğrudan etkileyen karar alma süreçlerinin neresinde kendilerine yer bulabildiği bir soru işareti.
Türkiyeli gençlerin bir diğer önemli sorunu işsizliktir. TÜİK’in Şubat 2021 raporuna göre 15-24 yaş arasını kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı %26,9’dur (TÜİK, 2021). Oysa ki aynı yaş grubunda bir önceki yıl işsizlik oranı %24,9’du (Genç İşsizler Platformu, 2020). Görüldüğü gibi ekonomik krizle beraber pandeminin de genç nüfusun işlerini kaybetmelerine sebebiyet vermekte. Ayrıca, Genç İşsizlik Platformu’nun raporuna göre 15-29 yaş grubundaki gençlerin ne eğitimde ne istihdamda oranı ise %32,8 (Genç İşsizler Platformu, 2020). Görüldüğü gibi gençlere yönelik bir istihdam sorunun yanında bir eğitim sorunu da yaşanmakta. Özellikle, ortaöğretim ve lisans eğitiminde online eğitime geçilmesi eğitimde fırsat eşitliği ilkesini ciddi manada sekteye uğratmış ve birçok gencin eğitimine ara vermesine sebebiyet vermiştir.
Fırsat eşitsizliği Türkiye’de yaşayan gençlerin mustarip olduğu ortak sorunların bir diğeridir. İBB İstanbul İstatistik Ofisi’nin ‘Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler’ araştırmasının sonucuna göre araştırmaya katılan 18-24 yaş arasındaki 407 genci %86.3’ü bir tanıdığı olmaksızın iş bulamayacağını; %79.3’ü fırsat eşitliğinin bulunmadığını belirtmekte (İBB İstanbul İstatistik Ofisi, 2021). Son dönemde artan kutuplaştırıcı siyasetin bir yansıması olarak belli partilere ve ideolojilere yakın kişilerin istihdamına öncelik verildiği görülüyor. Bu da doğal olarak liyakat ve fırsat eşitsizliği konularını gündeme getiriyor. Özellikle, son dönemde artan işsizlikle beraber gençler –İBB tarafında yapılan araştırmada da görüldüğü gibi – fırsat eşitsizliğinden ötürü umutsuzluğa kapılmakta ve gelecek kaygısı yaşamakta. Bunun tabii bir sonucu olarak gençler, ekonomik ve sosyal olarak kendilerini güvence altına alamamakta ve ortaya bir güvencesizlik/güvensizlik sorunu çıkmakta.
Yukarıda da belirtildiği gibi fırsat eşitsizliği ve işsizlik gençler arasında bir güvencesizlik/güvensizlik halinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermekte. Fakat yaşanan bu güvencesizliği/güvensizliği sadece sosyo-ekonomik sorunlarla sınırlandırmak doğru olmayacaktır. Gençlerin, iş bulamaması, iş bulsa bile ekonomik ve sosyal haklarına erişememesi, sosyal güvence olmadan çalışması gibi konular elbette üzerine düşünülmesi ve çözüme kavuşturulması gereken başat konulardır. Fakat bunun yanı sıra, gençler siyasal haklar konusunda da bir güvencesizlik/güvensizlik girdabının içinde bulunmakta. Bu haklardan bir tanesi ifade özgürlüğüdür. Son dönemde, birçok genç, başta sosyal medya olmak üzere birçok online ve offline mecralarda belirttikleri fikirler nedeniyle çeşitli cezalandırma yöntemleri ile karşı karşıya kalmakta. En temel haklarına bile erişimde sıkıntı yaşayan gençler birçok hak ihlaline karşın kendini koruyamamakta. Örneğin, son dönemde Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar bunun en büyük kanıtlarından birisidir. Ayrıca, istihdamda ve eğitimde erkek gençlerden daha dezavantajlı durumda olan genç kadınlar ise bu güvencesizlik/güvensizlik girdabında ‘dezavantajlının dezavantajlısı’ durumuna düşmekte. Son dönemde İstanbul Sözleşmesi ile ilgili alınan karar ise başta genç kadınlar olmak üzere kadınların elde ettiği temel bazı kazanımları da sekteye uğratmış ve genç kadınların hissettiği güvencesizlik/güvensizlik katsayısını yükseltmiştir.
BMGK 2250’nin Türkiye’de Uygulanmasının İlk Adımları
Birleşmiş Milletler kurucu üyesi olan ve şu an BM Genel Kurul Başkanlığı’nı elinde bulunduran Türkiye, henüz BMGK 2250 sayılı kararın ülkede uygulanmasına dair bir yol haritası çıkarmış değil. Her beş kişiden birinin genç olduğu Türkiye’de, bu kararın uygulanmasının tarihi bir fırsat doğuracağı açık bir gerçektir. Yukarıda bahsettiğim sorunların ortadan kaldırılması veya minimalize edilmesi için bu kararın Türkiye’ye tatbik edilmesi gerekmektedir. Fakat bu karar uygulanırken belli başlı adımların atılması oldukça önemlidir. Aksi takdirde, uygulamanın saha yansımaları olumlu olmayacaktır.
Öncelikle, BMGK 2250’de de belirtildiği gibi gençlerin karar alma mekanizmalarına dâhil edilmesi oldukça elzemdir. Başta gençleri ilgilendiren kararlar olmak üzere belli başlı karar alma süreçlerinde gençlerin varlığı pozitif bir etki yaratacaktır. Üst nesile göre ideolojik bagajları daha az dolu olan gençler hem yenilikçi görüşleri hem de birinci elden sahip oldukları tecrübeleri sayesinde karar alma süreçlerinde olumlu bir katkı yapacaktır. Bunun içinde ilgili kurum ve kuruluşların, gençlerin sadece geleceğin değil aynı zamanda bugünün de liderleri olabileceklerine inanmaları gerekmektedir. Başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere, diğer tüm karar alma mekanizmalarında gençlere de yer açılmalı ve süreçlerde görüşlerine yer verilmelidir.
İkinci olarak, gençler bir ‘yük’ olarak görülmekten ziyade bir değişim yaratan (changemaker) aktör olarak görülmeli. Gençler, sahip oldukları potansiyelle beraber toplumda farklılık yaratan başat bir gruptur. Özellikle pandemide yaşananlar bunun en güzel kanıtıdır. Örneğin, birçok genç doktor ve hemşire sahada pandemi ile mücadele ederken, öbür taraftan birçok genç sivil toplum çalışmalarıyla beraber başta yaşlılar olmak üzere toplumdaki dezavantajlı gruplara yardımların ulaşması konusunda ciddi rol almışlardır. Bu noktadan yola çıkılarak denilebilir ki, gençler gerekli fırsatlar sağlandığında farklılık yaratabilecek grupların başında gelmektedir. Dolayısıyla, başta eğitim ve istihdam olmak üzere tüm alanlarda desteklenmeli ve faaliyetlerini maddi ve manevi endişeler olmaksızın gerçekleştirebilecekleri ortamlar hazırlanmalıdır.
Son olarak, gençlerin mustarip olduğu güvencesizlik/güvensizlik halinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ülkede hâlihazırda mevcut olan siyasi kutuplaşma gençlerin ifade özgürlüğü başta olmak üzere birçok konuda kendisini güvensiz hissetmesine sebebiyet vermekte. En ufak barışçıl protestolar bile şiddetle karşılık bulabilmekte, temel hakların ihlalleri ile sonuçlanabilmekte. Ayrıca, işsizlik, ağır çalışma koşulları ve sosyal güvencesizlik başta olmak üzere sosyo-ekonomik koşullardaki bozulmalar gençleri hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıpratmakta. Dolayısıyla, anayasal haklar ve özgürlükler pratikte garanti altına alınmalı ve gençlerin istihdamını arttıracak programlar geliştirilmeli ve gençlerin çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
Sonuç
Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2015 yılında aldığı 2250 sayılı karar miladi bir karardır. Gençlerin barış inşasında ve şiddetin önlenmesinde başat bir aktör olarak tanımlayan karar, aynı zamanda bu kararın üye ülkelerde başarıyla uygulanması için 5 temel dayanaktan oluşan bir yol haritası sunmakta. Kararın alınmasının üzerinden yaklaşık 5.5 sene geçti ve şu ana kadar kararın üye ülkelerce tam manasıyla uygulandığı söylenemez. Türkiye de bu üye devletlerden bir tanesidir. Yaklaşık her beş vatandaşından biri genç olan Türkiye, kararın uygulanması hususunda henüz ciddi bir adım atmış değil. Atılmayan bu adım her geçen gün ülkede yaşayan gençlerin yaşadığı sorunlara bir yenisini eklemekte ve mevcut sorunları derinleştirmekte. Yukarıda bahsedilen başat sorunlarla beraber birçok sorunla karşı karşıya kalan Türkiye’deki gençler, kararın planlı bir şekilde uygulanması ile beraber mustarip olduğu birçok sorundan sıyrılabilir ve başta çatışmanın çözülmesi, barış kültürünün oluşması ve toplumsal diyalogun geliştirilmesi olmak üzere birçok alanda değişimin ve dönüşümün başat aktörü olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki çok boyutlu olan bu kararın uygulanması da çok boyutlu bir programı gerektirmektedir. Başta gençlik inisiyatifleri olmak üzere sivil toplumun sürece dahil edilmesi, gençlik çalışmaları için gereki finansmanın sağlanması, ideolojik ayrım yapmaksızın tüm gençlik aktivistlerin dinlenmesi ve sürece dahil edilmesi süreci başarıya götürecek olmazsa olmaz faktörlerdendir. Aksi takdirde, süreç sonunda gelinecek nokta ‘gençler bizim geleceğimizdir’ retoriğinin ötesi olmayacaktır.
Mehmet İlhanlı – YPTurkey Gönüllüsü
Kaynakça
Altıok, A., & Grizelj, I. (2019). We Are Here: An Integrated Approach to Youth-Inclusive Peace Processes.
Brleşmiş Milletler. (2015, 12 09). www.un.org. 05 12, 2021 tarihinde https://www.un.org/en/ga/search/view_doc.asp?symbol=S/RES/2250(2015)&referer=/english/&Lang=E adresinden alındı
Dizdaroğlu, C. (2021, 01 29). Barış İnşasında Gençlerin Rolü ve BMGK 2250 Etkisi.
Genç İşsizler Platformu. (2020, 08 10). https://gencissizler.org/. 05 12, 2021 tarihinde https://gencissizler.files.wordpress.com/2020/08/bulten-agustos-2020.pdf adresinden alındı
İBB İstanbul İstatistik Ofisi. (2021, 04 02). www.ibb.istanbul. 05 12, 2021 tarihinde https://www.ibb.istanbul/News/Detail/37738 adresinden alındı
Milliyet. (2020, 05 18). www.milliyet.com.tr. 05 12, 2021 tarihinde https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/avrupanin-en-genci-turkiye-6214758 adresinden alındı
TÜİK. (2020, 05 15). tuikweb.tuik.gov.tr. 05 2021, 2021 tarihinde https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=33731 adresinden alındı
TÜİK. (2021, 04 12). tuikweb.tuik.gov.tr. 05 12, 2021 tarihinde https://tuikweb.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do;jsessionid=xQ4Bg2lQQKfY2DkHCdxCCsHvG6J4QSZ3m2M2xcHJ7rrxgR7JkJvX!-1039774422?id=37487 adresinden alındı
YSK. (tarih yok). ysk.gov.tr. 05 12, 2021 tarihinde https://ysk.gov.tr/doc/dosyalar/docs/24Haziran2018/2018CBMV-MVYas.pdf adresinden alındı